rahmet devletini oluşturmalıyız

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ömer Vehbi Hatipoğlu, Hükümetin Kürt açılımına karşı Saadet'in yaklaşımı ve önerilerini Gazetemize anlattı.

Türk ve Kürtlerin aynı milletin evlatları olduğunu söyleyen Hatipoğlu; "Devletin önce, kendi vatandaşına, etnik kökenine ve mezhebine bakmaksızın güvenmesi gerekir. Vatandaş da, devletin adaletine güvenecek, bir rahmet devleti olduğuna inanacak" şeklinde konuştu.

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ömer Vehbi Hatipoğlu, Hükümetin Kürt sorunu için başlattığı yeni açılımı, güzel temennilerden ibaret bir yaklaşım olarak değerlendirdi. Bu konudaki çözüm önerilerini ve temel ilkeleri anlatan Hatipoğlu, kalıcı çözümde İslam ortak paydasının mutlaka göz önünde bulundurulması gerektiğine dikkat çekti.

Henüz telaffuz edilmiş somut öneriler bulunmadığını kaydeden Hatipoğlu, Bakan Atalay'ın öze dönük şeylerden bahsetmeyeceğini peşinen ifade ettiğini hatırlatarak, "Oysa kamuoyu, çok ciddi bir beklentiye sokulmuştu. Ciddi ve kapsamlı bir çözüme ulaştırılacağı yönünde, bir beklenti vardı. Umarım sayın Bakanın ifade ettiği ve sonradan takdim edilecek çözüm önerileri, bu beklentileri boşa çıkarmaz" diye konuştu.

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ömer Vehbi Hatipoğlu, Hükümetin Kürt sorunu için başlattığı yeni açılımı, güzel temennilerden ibaret bir yaklaşım olarak değerlendirdi. Bu konudaki çözüm önerilerini ve temel ilkeleri anlatan Hatipoğlu, kalıcı çözümde İslam ortak paydasının mutlaka göz önünde bulundurulması gerektiğine dikkat çekti. 'Bir Başka Açıdan Kürt Sorunu' ve ' Kürt Sorununda Ezber Bozmak' adlı kitapları bulunan Ömer Vehbi Hatipoğlu, Hükümetin yeni açılımını ve diğer girişimleri, Saadet Partisi'nin yaklaşımı ve çözüm önerilerini Gazetemize değerlendirdi.

Kamuoyu beklentiye sokuldu
Henüz telaffuz edilmiş somut öneriler bulunmadığını kaydeden Hatipoğlu, Bakan Atalay'ın öze dönük şeylerden bahsetmeyeceğini peşinen ifade ettiğini hatırlatarak, "Oysa kamuoyu, çok ciddi bir beklentiye sokulmuştu. Ciddi ve kapsamlı bir çözüme ulaştırılacağı yönünde, bir beklenti vardı. Umarım sayın Bakanın ifade ettiği ve sonradan takdim edilecek çözüm önerileri, bu beklentileri boşa çıkarmaz" diye konuştu. Ancak Türkiye'de bu sorunun çözülebilmesi için sadece hükümetin değil bütün Anayasal kuruluşların, siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının sürece katkı sağlaması gerektiğini söyleyen Hatipoğlu, "Bu nedenle, hükümetin planladığı çözümlerin önceden kamuoyu ile paylaşılmasında çok büyük yarar vardır" dedi.

Konjonktür uygun
Hatipoğlu, "Konjonktür, bu sorunu tartışmaya, konuşmaya ve çözüme ulaştırmaya son derece uygundur. Bunun herkes tarafından iyi değerlendirmesi lazım. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ilk yapması gereken şey, bu sorunun konuşulması ve çözümü ile ilgili gelişmelerde, inisiyatifi PKK ve İmralı'nın elinden alarak, adımlar atmasıdır. Çünkü yıllardır, inisiyatif; maalesef PKK ve Abdullah Öcalan'ın elinde gelişiyor. Devlet olarak, onların giriştikleri hamleler karşısında bir strateji geliştirmeye çalışıyoruz. Bu son derece yanlış ve tehlikelidir" dedi.

Öcalan'ın 15 Ağustos'a tarih vermesini değerlendiren Hatipoğlu, "Bir defa 15 Ağustos'un bu kadar telaffuz edilmesi, PKK için bulunmaz bir propaganda malzemesi haline gelmiştir. PKK'nın gücüne güç katmıştır. İmralı'da yatan bir mahkumun, Türkiye gündeminde bu kadar telaffuz etmesi, bir çok çevrenin manşete taşıması, PKK'nın milyar dolarlar verse bile yapamayacağı reklamı bedava yapması anlamına geliyor. Türkiye bir çadır ve aşiret devleti değildir. Binlerce yıllık geleneği olan bir devlettir. Kendi ülkesindeki bir vatandaşla ilgili, yapacağı düzenleme ve iyileştirmeleri, bir kişinin veya örgütün yapacağı açıklama ve eyleme göre şekillendiremez. Bu, bu ülkeye ve millete hakarettir" dedi.

Saadet'in çözüm önerileri
Saadet Partisi'nin Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş'un açıkça ifade ettiği gibi, bu sorunla ilgili çözüm önerilerini 4 temel noktada belirlediğini belirten Hatipoğlu, "Bu sorunun çözümü, özgürlük alanlarının genişletilmesi, demokrasi ve adaletin yaygınlaştırılması, refahın bütün kesimlere yaygınlaştırılması ile başarılabilir" dedi. Özgürlük alanlarının genişletilmesi ve demokratikleşmenin sadece sözde ve bazı yasalarda yapılacak değişiklikle değil ancak hakların Anayasal güvence altına alınmasıyla mümkün olduğunu vurgulayan Hatipooğlu, "Bu nedenle, bu hükümetin yapacağı ilk icraat; kapsamlı, sivil ve özgürlükçü bir Anayasayı Türkiye'nin gündemine taşımadır. Bu yapılmadıkça, alınacak tedbirler palyatif olmaktan öte bir anlam ifade etmeyecektir" şeklinde konuştu. Kürt sorunu hakkında bugüne kadar konuşulmadık bir şey kalmadığını kaydeden Hatipoğlu, "Dolayısıyla hükümetin yapacağı şey; konuşmak değil, somut adımlar atmaktır. Bu konu artık, konuşulma safhasını geçmiştir" dedi.

Saadet Partisi'nin çözüm önerilerini de sıralayan Hatipoğlu, şöyle konuştu: "Öncelikle Türkiye'de yaşayan, bütün vatandaşların aynı milletin çocukları olduğu düşüncesini hakim kılmak durumundayız. Milli Görüş anlayışa göre, millet aynı ırka mensup aynı dile konuşan insanlardan oluşan bir topluluk değil; aksine millet, ortak değerlere sahip, ortak inanışları olan insanlardan oluşan toplumdur. Dolayısıyla bize göre Türkler ve Kürtler, aynı milletin evlatlarıdır. O halde bu sorunla ilgili çözüm önerilerini ortaya koyarken, tek bir vatan, tek bir devlet, tek bir bayrak ve tek bir millet olmanın bilinciyle hareket etmeliyiz"

4 Temel yaklaşım
Hatipoğlu, kalıcı çözüm için çözüm paketinde 4 temel konunun mutlaka olması gerektiğini söyleyerek, şu somut önerilerde bulundu: Özgürlük alanları genişletilmeli. Demokrasi yaygınlaştırılmalı. Adalet bütün müesseseleriyle uygulanmalı. Refah, topluma adil bir şekilde yaygınlaştırılmalı.

Hatipoğlu, kalıcı çözüm için çözüm paketinde 4 temel konunun mutlaka olması gerektiğini söyleyerek, şu somut önerilerde bulundu:

4 TEMEL YAKLAŞIM. Özgürlük alanları genişletilmeli. Demokrasi yaygınlaştırılmalı. Adalet bütün müesseseleriyle uygulanmalı. Refah, topluma adil bir şekilde yaygınlaştırılmalı.

YENİ BİR ANAYASA. Bu milletin farklılıkları olan, her etnik kökenin kendisini rahatlıkla içinde görebileceği, bir düzenleme yapılması gerekir. Bu sorunun çözümüne sivil, özgürlükçü, tam demokrat bir Anayasa hazırlayarak başlamak zorundayız. Bu Anayasa'da, bu ülkede yaşayan herkesin; etnik kimliği, inançları ve mezhebi görüşleri teminat altına alınmalıdır

ANA DİL ÖZGÜRLÜĞÜ. Ayrıca bu ülkede yaşayan etnik kökenlerin hepsinin, kendi dillerini ve kültürlerini özgürce yaşamaları, gelecek nesillere aktarabilmelerini, öğrenme ve öğretmeyi sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.

FARKLILIKLAR ZENGİNLİĞİMİZ. Farklılıkları, bir düşmanlık ve ayrımcılık aracı değil, bir zenginlik olarak kavramalı ve bunun Türkiye'nin ortak zenginliği görmeliyiz. Bunun için devletin vatandaşa hizmeti götürürken ana dilinde muhatap alınması gerekir. Dolayısıyla, sağlık, eğitim, adalet hizmetlerinde vatandaşın kendi ana dilinde hitap edilmesi sağlanabilmelidir. Yani hastanelerde, adliyede, camilerde ve benzeri topluma hizmet götüren müesseselerde, Kürtçenin rahatlıkla kullanılmasının önündeki bütün engeller kaldırılmalıdır.

İSLAM ORTAK PAYDASI. Ve hepsinin üstünde; bizi bir arada tutan, millet yapan, kardeş kılan, İslam inancının temel değerlerlerinin, yeni nesillere aktarılmasına özen gösterilmelidir. Çünkü İslam, bizi bir arada tutan temel unsurdur.Ve İslam dini, Türkiye'nin en büyük toplumsal gerçeğidir. Bu gerçeği yok sayarak, çözüm üretmemiz mümkün değildir.

İslam ortak paydası
Hepsinin üstünde; bizi bir arada tutan, millet yapan, kardeş kılan, İslam inancının temel değerlerinin, yeni nesillere aktarılmasına özen gösterilmelidir. Çünkü İslam, bizi bir arada tutan temel unsurdur. Ve İslam dini, Türkiye'nin en büyük toplumsal gerçeğidir. Bu gerçeği yok sayarak, çözüm üretmemiz mümkün değildir.