Ramazan Ayı
Ramazan ayına gelince; bu ayın faziletleri yazmakla tükenmez. Peygamber Efendimiz bu ay hakkında şöyle buyurmaktadır: "Ramazan geldiğinde Cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır, şeytanlar da bağlanır" (Müslim, Siyam, 1.). "Ramazan olduğu zaman rahmet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulurlar" (Müslim, Siyam, 2.).
Ramazan'da sahur vardır, iftar vardır, teravih vardır.
Peygamber Efendimiz, sahurla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: "Sahur yemeği yiyin. Çünkü sahurda bereket vardır" (Riyâzü's-Sâlihin, (terc.K.Burslan-Hasan H. Erdem), II, 495, Buhâri-Müslim rivayeti.). Yine bir hadisinde Sevgili Peygamberimiz: "Bizim orucumuzla Kitap ehli olan (Yahudi ve Hıristiyan)ların arasını ayırııcı fark, sahur yemeği yemektir" buyurmuştur (Müslim, Siyam, 46).
İftarda acele etmek tavsiye edilmiştir. Bu konuda Müslim'den iki hadis nakledelim: "İnsanlar (Sünnet veçhile) iftar etmeye acele davrandıkları müddetçe daima hayırla yaşarlar" (Müslim, Siyam, 48).
"Peygamberimiz iftarda da, akşam namazında da acele ederdi, bunları tehir etmezdi." (Müslim, Sıyâm, 49-50)
Bu konuda Anadolu'muzda güzel bir gelenek vardır. Akşam namazı için camiye giden oruçlu cemaat yanlarında zeytin v.s. iftariye alırlar. Ezan okununca birbirlerine de ikram ederek, iftar edip namazı kılarlar. Böylece Peygamberimiz'in sünneti üzere hem iftarı, hem de namazı geciktirmemiş olurlar.
Bir gün Hz. Peygamber (sav) Sa'd b. Ubâde Hazretleri'nin yanına geldiğinde Hz. Sa'd bir parça ekmek ve zeytin çıkardı. Rasul-ü Ekrem Efendimiz bunları yedi. Sonra: "Sofranızda oruçlular iftar etsin, yemeklerinizi iyi kimseler yesin, melekler de size dua etsin!" buyurdu. (Riyâzü's-Salihin, II, 517, Ebu Davud rivayeti.)
Ramazan ayında yatsı namazına ilave olacak, vitirden önce kılınan teravih namazının da insanların günahlarının affına vesile olacağı bildirilmiştir. Peygamber Efendimiz bu konuda şöyle buyurmaktadır.
"Bir kimse Ramazan-ı Şerif'in gecelerinde ibadetin sevabına inanarak ve mükafatını umarak Allah rızası için teravih namazını kılarsa, geçmiş günahları mağfiret olunur." (Riyâzü's-Salihin, II, 463, Buhari-Müslim rivayeti.)
"Faziletine inanarak ve mükafatını umarak Allah rızası için Ramazan gecelerini ibadetle geçiren kimsenin geçmiş küçük günahları mağfiret olunur." (Riyâzü's-Salihin, II, 463, Müslim rivayeti.)
Ramazan'da oruç tutmanın sevabı o kadar bol olacaktır ki, bunu herhangi bir ölçüye sığdırmak mümkün olmaz. Oruçlu kişi eline, diline, gözüne de sahip olmalı, kimse ile çekişmemelidir. Bütün bunları ihtiva eden bir hadisinde Rasul-ü Ekrem (sav) Efendimiz şöyle buyurur:
Aziz ve Celil olan Allah: "Ademoğlunun işlediği her hayır ve ibadette kendisi için (bir menfaat düşüncesi var)dır. Fakat oruç böyle değildir. Çünkü oruç, halis benim (rızam) için yapılan bir ibadettir. Onun mükafatını da ben veririm." buyurdu. Oruç bir kalkandır. Herhangi biriniz (bilhassa) oruçlu bulunduğu gün, artık kötü söz söylemesin ve bağırıp çağırmasın. Eğer biri kendisine söver yahut onunla dövüşmek isterse hemen "Ben oruçluyum" desin! Muhammed'in canı yedinde olan Allah'a yemin ederim ki, oruçlunun (ağzındaki açlık) kokusu kıyamet gününde Allah indinde misk kokusundan daha temizdir. Oruçlunun, kendileriyle ferahlanacağı (iki mühim) sevinci vardır: İftar ettiği vakit iftarıyle sevinir; Rabbına kavuştuğu zaman oruç (onun mükafatı) ile ferahlanıp sevinirdi (Müslim, Siyam, 163)
Peygamber Efendimiz samimiyetle Ramazan orucunu tutanların Cennet'e hususi bir kapıdan alınacaklarını da müjdelemiştir:
"Cennet'te Reyyan denilen bir kapı vardır. Bu kapıdan kıyamet gününde (Cennet'e) yalnız oruçlular girer. O kapıdan onlardan başkası giremez. (Kıyamet gününde) oruçlular nerede! diye nida edildiğinde, oruçlular kalkıp oradan girerler. Oruçluların sonuncusu içeri girdiği zaman kapı kapatılır ve oradan içeriye (oruçlulardan) başka hiç kimse giremez!"(Müslim, Siyam, 166).
Ashâb-ı Kiram'ın haber verdiğine göre: "Rasûl-ü Ekrem (sav) insanların en cömerdi idi. Bilhassa Ramazan'da Cebrail (asm) ile karşılaştığı zaman cömertliği son dereceyi buluyordu. Cebrail Aleyhisselâm, Ramazan'ın her gecesinde Peygamber (sav) ile buluşup nöbetle Kur'ân okurlardı. İşte böylece Rasulüllâh (sav) Cebrail ile buluştuğunda insanlara rahmet getiren rüzgârdan daha cömert, daha faydalı olurdu" (Riyâzü's-Sâlihin, II, 491, Buhâri-Müslim rivayeti).
Yine Ashâb-ı Kiram, bize, Peygamber Efendimiz'in Ramazan'ın son on gününde itikaf ettiğini bildiriyor (Bk. Müslim, İtikaf, 3).
İtikaf, camide veya cami hükmündeki bir yerde bu niyetle ikâmet etmekdir. Bu sayede kişi belirli bir süre dünyevi ilişkilerden sıyrılarak Cenâb-ı Hakk'a yakınlaşmak, O'nun kulluğuna talip olmak, beşer olarak hatalarını gözden geçirmek için kendisini hesaba çeker, nice ilâhi feyze erişir.
Hz.Âişe validemiz, Peygamber Efendimiz'in Ramazan-ı Şerifin son on gününü nasıl ihya ettiğini bize şöyle bildirmektedir:
"Rasulüllâh (sav) Ramazan'da son on gün girince geceleri ihya eder, ehil ve ailesini ibâdet için uyandırır, ibâdete daha fazla ehemmiyet verir, diğer vakitlerden daha çok bir ibâdet gayretine ve çalışmasına girerdi. " (Müslim, İtikaf, 7).
Mübârek "Kadir Gecesi "de Ramazan ayındadır.